Kanal İstanbul projesinin ortaya çıkmasıyla artık gündemimizde daha fazla yer alan Montrö Boğazlar Sözleşmesini iyi öğrenmek gerekir. Bu sözleşmenin deniz ile ilgilenen her kesim tarafından bilinmesi şarttır ve böylece cahil cühela konuşmaları, yorum yapmaların önüne geçmiş oluruz ve bu tür insanlara gerekli cevabı verebilir. Sözleşmeyi anlamak için Ticaret Gemileri ve Savaş Gemileri açısından inceleyeceğiz.
Ticaret Gemileri
Barış Zamanı
Ticaret gemileri; bayrağı ve yükü ne olursa olsun, gündüz ve gece Boğazlardan serbestçe geçebilir. Bu geçiş sırasında sadece sağlık kontrolüne tabi tutulabilirler ve bu kontrol de gündüz ve gece en çabuk şekilde yapılır. Bu gemilerden sözleşmenin 1. Ek’inde yazılı ücretlerden başka ücret istenmez. Kılavuzluk ve römorkör isteğe bağlıdır.
Türkiye’nin Tarafsız Olduğu Savaş Durumunda
Sözleşme’nin 4. Maddesine göre, Türkiye’nin tarafsız olduğu savaş durumunda, ticaret gemilerinin geçiş rejimi aynı barış durumundaki gibidir.
Türkiye’nin Muharip Olduğu Savaş Durumunda
Sözleşmenin 5. Maddesine göre, Türkiye’nin muharip olduğu savaş durumunda, tarafsız devletlerin bayrağını taşıyan ticaret gemileri, düşmana yardım etmemek kaydıyla, geçiş serbestisinden yararlanırlar. Türkiye savaş hukukunun kendisine tanıdığı yetkileri kullanarak bu gemilerin taşıdığı yükü kontrol edebilir. Bu durumda gemilerin Boğazlara gündüz girmeleri ve kendilerine Türk yetkililerce gösterilen rotaları izlemeleri gerekir. Ayrıca kılavuz alınması zorunluluğu getirilebilir ve bundan ücret alınabilir.
Türkiye’nin Kendisini Pek Yakın Bir Harp Tehdidine Maruz Saydığı Durumda
Sözleşmeye göre, bu durumda ticaret gemilerinin geçiş rejimi aynı barış durumundaki gibidir. Ancak ek olarak gemilerin boğazlara gündüz girmeleri ve Türk yetkililerin kendilerine göstereceği rotaları izlemeleri gerekir. Kılavuzluk mecburiyeti getirilebilir ancak ücret alınamaz.
Savaş Gemileri
Barış Zamanında
Barış zamanında bir takım sınırlamalar getirilmiştir. Bunun sebebi ise Türkiye’nin ve Karadeniz’e kıyıdaş devletlerin güvenliklerinin sağlanması. Bu sebeple geçiş öncesi, Türkiye’nin Diplomatik kanallarla bilgilendirilmesi gerekir. Bu da 8 gün öncesinden olup, eğer geçiş yapacak ülkenin Karadeniz’e kıyısı yok ise bu bildirim 15 gün önceden yapılmalıdır. Yapılacak bildirimde; gemi adı, tipi, sayısı, gideceği yer, gidiş ve dönüş tarihinin bildirilmesi gerekir.
Boğazlara, hafif su üstü gemileri, küçük savaş gemileri ve yardımcı gemiler girebilecek olup bu girişte gündüz yapılacaktır.
Boğazlardan geçecek savaş gemileri, üzerinde bulunan hava araçlarını kullanamaz, hasar ve arıza halleri hariç Boğazlarda gerekli süreden fazla kalamaz, bekleme yapamaz.
Boğazlardan aynı anda geçiş halinde bulunan yabancı savaş gemilerinin toplam tonajı 15.000 tonu aşamaz. Bu hesaba; Boğazlardaki bir limanı ziyaret eden gemilerle, geçişte hasara uğramış gemiler ve tek başına geçen yardımcı gemiler dahil değildir.
Karadeniz’e kıyıdaş ülkelerin dışarıdan satın aldıkları denizaltılarını, Türkiye’ye zamanında bildirmek koşulu ile Boğazlardan geçirebilirler. Bu geçiş gündüz, su üstünde bayrak göstererek ve teker teker yapılması gerekir.
Karadeniz’e kıyısı olmayan ülkelerin, Karadeniz’de bulundurabilecekleri savaş gemisi tonajı 30.000 tonu aşamaz. Ayrıca bu ülkelerin insani amaçla Karadeniz’e gönderecekleri toplam güç miktarı 8.000 tondur.
Karadeniz’e kıyıdaş olmayan devletlerin gönderecekleri savaş gemileri ne olursa olsun en fazla 21 gün kalabilecektir.
Türkiye’nin Tarafsız Olduğu Savaş Durumunda
Tarafsız devletlerin geçişi aynı barış zamanındaki gibidir. Muharip olan devletler ise Boğazlardan geçemez. Ancak Karadeniz’e kıyıdaş olsun olmasın muharip devletlerin, savaşın başlangıcında limanlarından ayrılmış olan savaş gemilerine limanlarına dönmeleri için Boğazlardan geçiş izni verileceği, bu gemilerin, kendilerine savaş hukukunun tanıdığı yetkileri, Boğazlarda kullanmayacakları madde 19/2 ve 4’de yer almıştır.
Türkiye’nin Muharip Olduğu Savaş Durumunda
Tarafsız devletler veya muharip devletlere veya Karadeniz’e kıyıdaş olan veya olmayan devletlere ait tüm yabancı gemilerin Boğazlardan geçişini ve Karadeniz’e çıkışını düzenleme yetkisi Türkiye’de bulunmaktadır.
Türkiye’nin Kendisini Pek Yakın Bir Savaş Tehlikesi Tehdidine Yakın Saydığı Durumda
Böyle bir durumda, Türkiye’nin muharip olduğu durum uygulanmalıdır. Ancak bu uygulamaya gelinmeden önce, bağlı oldukları limanlardan ayrılmış bulunan savaş gemilerine, bu limanlar için geçiş izni verileceği, bu düzenin uygulanmasına davranışlarıyla sebebiyet veren ülkelerin savaş gemilerinin bu haktan yararlanamayacağının takdiri düzenlemede yer almıştır. Ayrıca, pek yakın bir savaş tehdidi takdiri de Türkiye’ye ait olup bu hak sınırsız değildir. Milletler cemiyetinin kararına bağlıdır.
Sonuç Olarak
Montrö Boğazlar Sözleşmesi öncesi, Boğazlar işgal altındaydı ve bu sözleşme sayesinde Boğazlardaki egemenliğimiz sağlanmıştır. Sözleşme bize Karadeniz’in güvenliğini sağlama rolünü vermiştir. Unutulmaması gerekir ki Dünyanın hiç bir yerinde doğal su yollarından (İstanbul, Çanakkale boğazı gibi) ilave ücret alınmazken (römorkör, fener, sağlık hariç) yapay su yollarından (Süveyş kanalı gibi) ücret alınması gayet normal bir uygulamadır.